Romantik
New member
[color=]5. Sınıfta Liste Veriyorlar mı? Bir Başlangıç Hikâyesi[/color]
Merhaba sevgili forumdaşlar! Bugün sizlere biraz içsel bir yolculuktan bahsetmek istiyorum. Belki de hepimizin küçükken yaşadığı o büyük sınavların, o unutulmaz okula başlangıcın izlerini bir nebze hatırlatacak bir hikâye. 5. sınıfta liste veriyorlar mı? Kulağa basit bir soru gibi geliyor değil mi? Ama o soruyu sordum bir kere… Ve o, aslında sadece bir soru değil, çocukluk yıllarımın en büyük dönüm noktalarından birine açılan kapıydı. Şimdi, zamanla bu sorunun hayatımda ne kadar derin bir anlam taşıdığını fark ediyorum. Hep birlikte bir zaman yolculuğuna çıkalım mı?
[color=]O İlk Gün ve Liste Meselesi[/color]
Beni tanıyanlar bilir, her zaman her şeyin çözümünü ararım. Hayatımda ilk defa, okula başlamadan önce annemle birlikte, bir yığın okul malzemesi almak üzere alışverişe çıkmıştık. Kalemler, defterler, silgiler… Ama bir şey eksikti. O zamanlar her şey netti. Öğretmenimizin ne yapmamızı istediğini hep duyardık ama bir detay vardı, hangi malzemeleri alacağımız konusunda bir “liste” verilmişti. O listeyi almadık.
İlk gün okula gittiğimde o listeyi sordum. Gözlerim parlıyordu. Öğretmenim, "O listeyi unuttum, ne yazık ki… Sizinle paylaşamadım." dedi. Hemen düşünmeye başladım: “Eğer listem yoksa, eksik mi kalacağım? Yalnız mı olacağım?” Sınıfa girdiğimde, herkesin ellerinde listeyle geldiğini fark ettim. Kalemleri, defterleri, her şeyi doğru almışlardı. Ama ben… Ben yalnızdım.
İçimde o kadar büyük bir boşluk vardı ki. O liste, sadece defterlerimle ilgili değil, aslında hayatımda her şeyin doğru olacağına dair hissettirdiğim güvenin kaybolduğu bir simgeydi. Benim gibi çözüm odaklı, her şeyin doğru olması gerektiğine inanan bir çocuk için, o listeyi kaybetmek, tam anlamıyla bir felaketti.
[color=]Aslında Liste Neden Önemliydi?[/color]
Liste, bazılarımız için sadece bir gereklilikten ibaretken, bazılarımız için bir güven kaynağıydı. Öğretmenimin beni yargılayacağını, eksik olduğumu düşündüm. Ama burada ilginç bir şey oldu; hikâyede, listeyi elinde tutan bir çocuk, aslında her zaman çözüm bulmayı ve her şeyin planlı olması gerektiğini savunan bir erkekti, adını “Murat” koyuyorum. Onun bakış açısına göre, her şeyin bir düzeni olmalıydı. Çünkü “aksilik” bir erkek için asla kabul edilemezdi. Plan yapmayan biri, aslında hayatını kaybetmiş sayılırdı. Murat, çözüme giden yolu her zaman net olarak görüyordu.
Fakat bir de başka bir bakış açısı vardı; adı “Elif” olan, oldukça empatik bir kız vardı sınıfta. Elif, listeyi olmadan gelen herkesin yanında olmaya karar verdi. Elif’in bakış açısı ise tam tersi, yani kaybolan listeden çok, o listeyi kaybedenlerin duyguları ve birbirlerine destek olma gerekliliğiydi. Elif için liste, sadece kağıt üzerinde yazılı olan bir şey değildi; o liste, birbirimizi anlamamız, birlikte büyümemiz için bir bağdı. Elif, sıklıkla “Her şeyin yolunda olması gerekmez. İnsanlar birbirini anladığında, her şey yerine gelir,” derdi. Ve gerçekten de öyle oldu.
[color=]Kendimizi Kaybettiğimiz Anlar[/color]
O gün, o küçük sınıfın duvarları arasında, hayatta kaybolmuş gibi hissettiğim bir an vardı. Listeyi unuttuğum için yalnızdım ama Elif, Murat’a göre farklı bir çözüm sundu. Duygusal zekâsı güçlüydü ve tüm o eksikliği hissettiğimi, yalnızlık duygusunu, ben fark etmeden paylaştı. Birbirimize birkaç kelimeyle sarıldık ve her şey yoluna girmeye başladı.
Sonra Murat da bize katıldı, aslında kaybolmuş gibi hissediyordu ama Elif’in yaklaşımından etkilenmişti. Yavaş yavaş Murat, plan yapmanın önemini ama bazen plansızca hareket etmenin de insana derin bir bağ kazandırabileceğini anlamaya başladı. Murat’ın çözüm odaklı yaklaşımı, Elif’in empatik bakış açısıyla birleştiğinde, o eksik listeye dair hissettiğim yalnızlık duygusu tamamen kayboldu.
[color=]Birlikte Olmak, Gerçek Çözüm[/color]
İşte o zaman fark ettim; 5. sınıftaki o liste meselesi, aslında sadece bir kağıttan ibaret değildi. Hayatta birbirimize duyduğumuz güven, sıklıkla listelerle, planlarla, kurallarla şekilleniyor. Ancak asıl olan, bu kurallara uymak değil, insan olarak bir araya gelmek, birbirimizin yanında olmak ve çözümü birlikte bulmak.
Hikâyenin sonlarına yaklaşırken, Elif ve Murat’ın bakış açıları arasındaki dengeyi fark ettim. Elif’in ilişkisel ve empatik yaklaşımı, Murat’ın stratejik ve çözüm odaklı bakış açısıyla birleşince, aslında eksik listeyi biz doldurduk. Hem Murat’ın planlı hareket etme alışkanlığını hem de Elif’in duygusal zekâsını birleştirerek, hayatın hiçbir yönünde eksik kalmadığımızı fark ettik.
[color=]Siz de Bu Hikâyenin Bir Parçası Olabilir misiniz?[/color]
Sevgili forumdaşlar, belki de hayatın bu küçük sınavlarında, tam da 5. sınıftaki o liste meselesi gibi hissettiğimiz anlar oluyordur. O zamanlar öğrendiğimiz, bazen eksiklik hissi, bazen yalnızlık, aslında hayattaki gerçek çözümün birbirimizi anlamaktan geçtiğini gösteriyor. Hangi yolun doğru olduğunu düşünüyorsunuz? Stratejik bir çözümle mi hareket ediyorsunuz yoksa empatik yaklaşımlar mı sizi yönlendiriyor? Gelin, bu hikâyeye hep birlikte katkıda bulunalım. Yorumlarınızı bekliyorum, belki de bir sonraki hikâye sizinkisi olur!
Merhaba sevgili forumdaşlar! Bugün sizlere biraz içsel bir yolculuktan bahsetmek istiyorum. Belki de hepimizin küçükken yaşadığı o büyük sınavların, o unutulmaz okula başlangıcın izlerini bir nebze hatırlatacak bir hikâye. 5. sınıfta liste veriyorlar mı? Kulağa basit bir soru gibi geliyor değil mi? Ama o soruyu sordum bir kere… Ve o, aslında sadece bir soru değil, çocukluk yıllarımın en büyük dönüm noktalarından birine açılan kapıydı. Şimdi, zamanla bu sorunun hayatımda ne kadar derin bir anlam taşıdığını fark ediyorum. Hep birlikte bir zaman yolculuğuna çıkalım mı?
[color=]O İlk Gün ve Liste Meselesi[/color]
Beni tanıyanlar bilir, her zaman her şeyin çözümünü ararım. Hayatımda ilk defa, okula başlamadan önce annemle birlikte, bir yığın okul malzemesi almak üzere alışverişe çıkmıştık. Kalemler, defterler, silgiler… Ama bir şey eksikti. O zamanlar her şey netti. Öğretmenimizin ne yapmamızı istediğini hep duyardık ama bir detay vardı, hangi malzemeleri alacağımız konusunda bir “liste” verilmişti. O listeyi almadık.
İlk gün okula gittiğimde o listeyi sordum. Gözlerim parlıyordu. Öğretmenim, "O listeyi unuttum, ne yazık ki… Sizinle paylaşamadım." dedi. Hemen düşünmeye başladım: “Eğer listem yoksa, eksik mi kalacağım? Yalnız mı olacağım?” Sınıfa girdiğimde, herkesin ellerinde listeyle geldiğini fark ettim. Kalemleri, defterleri, her şeyi doğru almışlardı. Ama ben… Ben yalnızdım.
İçimde o kadar büyük bir boşluk vardı ki. O liste, sadece defterlerimle ilgili değil, aslında hayatımda her şeyin doğru olacağına dair hissettirdiğim güvenin kaybolduğu bir simgeydi. Benim gibi çözüm odaklı, her şeyin doğru olması gerektiğine inanan bir çocuk için, o listeyi kaybetmek, tam anlamıyla bir felaketti.
[color=]Aslında Liste Neden Önemliydi?[/color]
Liste, bazılarımız için sadece bir gereklilikten ibaretken, bazılarımız için bir güven kaynağıydı. Öğretmenimin beni yargılayacağını, eksik olduğumu düşündüm. Ama burada ilginç bir şey oldu; hikâyede, listeyi elinde tutan bir çocuk, aslında her zaman çözüm bulmayı ve her şeyin planlı olması gerektiğini savunan bir erkekti, adını “Murat” koyuyorum. Onun bakış açısına göre, her şeyin bir düzeni olmalıydı. Çünkü “aksilik” bir erkek için asla kabul edilemezdi. Plan yapmayan biri, aslında hayatını kaybetmiş sayılırdı. Murat, çözüme giden yolu her zaman net olarak görüyordu.
Fakat bir de başka bir bakış açısı vardı; adı “Elif” olan, oldukça empatik bir kız vardı sınıfta. Elif, listeyi olmadan gelen herkesin yanında olmaya karar verdi. Elif’in bakış açısı ise tam tersi, yani kaybolan listeden çok, o listeyi kaybedenlerin duyguları ve birbirlerine destek olma gerekliliğiydi. Elif için liste, sadece kağıt üzerinde yazılı olan bir şey değildi; o liste, birbirimizi anlamamız, birlikte büyümemiz için bir bağdı. Elif, sıklıkla “Her şeyin yolunda olması gerekmez. İnsanlar birbirini anladığında, her şey yerine gelir,” derdi. Ve gerçekten de öyle oldu.
[color=]Kendimizi Kaybettiğimiz Anlar[/color]
O gün, o küçük sınıfın duvarları arasında, hayatta kaybolmuş gibi hissettiğim bir an vardı. Listeyi unuttuğum için yalnızdım ama Elif, Murat’a göre farklı bir çözüm sundu. Duygusal zekâsı güçlüydü ve tüm o eksikliği hissettiğimi, yalnızlık duygusunu, ben fark etmeden paylaştı. Birbirimize birkaç kelimeyle sarıldık ve her şey yoluna girmeye başladı.
Sonra Murat da bize katıldı, aslında kaybolmuş gibi hissediyordu ama Elif’in yaklaşımından etkilenmişti. Yavaş yavaş Murat, plan yapmanın önemini ama bazen plansızca hareket etmenin de insana derin bir bağ kazandırabileceğini anlamaya başladı. Murat’ın çözüm odaklı yaklaşımı, Elif’in empatik bakış açısıyla birleştiğinde, o eksik listeye dair hissettiğim yalnızlık duygusu tamamen kayboldu.
[color=]Birlikte Olmak, Gerçek Çözüm[/color]
İşte o zaman fark ettim; 5. sınıftaki o liste meselesi, aslında sadece bir kağıttan ibaret değildi. Hayatta birbirimize duyduğumuz güven, sıklıkla listelerle, planlarla, kurallarla şekilleniyor. Ancak asıl olan, bu kurallara uymak değil, insan olarak bir araya gelmek, birbirimizin yanında olmak ve çözümü birlikte bulmak.
Hikâyenin sonlarına yaklaşırken, Elif ve Murat’ın bakış açıları arasındaki dengeyi fark ettim. Elif’in ilişkisel ve empatik yaklaşımı, Murat’ın stratejik ve çözüm odaklı bakış açısıyla birleşince, aslında eksik listeyi biz doldurduk. Hem Murat’ın planlı hareket etme alışkanlığını hem de Elif’in duygusal zekâsını birleştirerek, hayatın hiçbir yönünde eksik kalmadığımızı fark ettik.
[color=]Siz de Bu Hikâyenin Bir Parçası Olabilir misiniz?[/color]
Sevgili forumdaşlar, belki de hayatın bu küçük sınavlarında, tam da 5. sınıftaki o liste meselesi gibi hissettiğimiz anlar oluyordur. O zamanlar öğrendiğimiz, bazen eksiklik hissi, bazen yalnızlık, aslında hayattaki gerçek çözümün birbirimizi anlamaktan geçtiğini gösteriyor. Hangi yolun doğru olduğunu düşünüyorsunuz? Stratejik bir çözümle mi hareket ediyorsunuz yoksa empatik yaklaşımlar mı sizi yönlendiriyor? Gelin, bu hikâyeye hep birlikte katkıda bulunalım. Yorumlarınızı bekliyorum, belki de bir sonraki hikâye sizinkisi olur!