Radyo programcısı Geveze kimdir ?

IsIk

New member
Radyonun Mikrofonundan Gelen O Sıcak Ses: Geveze Kimdir?

Bir sabah kahveni eline almışsın, işe geç kalmışsın ama umursamıyorsun çünkü arabada o var: Geveze! Trafikteki korna senfonisine aldırmadan, şakalarıyla seni kahkahaya boğuyor. Hani bazı insanlar vardır ya, sadece sesiyle bile seni motive eder; işte o insan, Türk radyo tarihinin en enerjik seslerinden biri: Geveze. Gerçek adı Levent Ünsal, ama biz onu hep “Geveze” olarak tanıdık, sevdik, bazen de sabah sabah fazla enerjik bulduk (ama gizliden gizliye gülmeden edemedik).

Geveze’nin Mikrofon Arkasındaki Adam: Levent Ünsal’ın Hikayesi

Levent Ünsal, yani nam-ı diğer Geveze, radyo dünyasında “talk show” formatını Türkiye’ye sevdiren isimlerden biri. Sesinin samimiyeti, dinleyiciyle kurduğu doğrudan iletişim ve doğaçlama yeteneğiyle, “radyoda karizma olur mu?” sorusunu tarihe gömmüştür. Yıllar önce Power FM’de başlayan macerası, onu sadece bir radyo programcısı değil, bir fenomene dönüştürdü.

Ama Geveze’nin başarısının sırrı sadece espri kabiliyetinde değil; o, insanları dinlemeyi bilen, mizahı bir iletişim biçimi olarak kullanan biri. Evet, konuşmayı seviyor; ama asıl büyüsü dinleyicinin kendisini bulduğu küçük anekdotlarda gizli. O yüzden bir gün aşktan bahsederken ertesi gün şirket toplantılarındaki saçma stratejilerle dalga geçebilir.

Erkekler, Kadınlar ve Geveze’nin Tarafsız Mikrofonu

Geveze’nin programlarında dikkat çeken bir şey varsa, o da kadın-erkek iletişimi üzerine yaptığı göndermeler. Ama klişelere saplanmadan. Kadınları “duygusal varlıklar”, erkekleri “tamir kafasıyla düşünen yaratıklar” olarak değil, iki farklı stratejik tür gibi ele alır.

Örneğin, programda bir kadın “Sevgilim mesajlarıma geç dönüyor, neden?” diye sorduğunda, Geveze bir psikolog gibi değil, bir arkadaş gibi yaklaşır:

> “Belki gerçekten yoğundur, belki de sadece WhatsApp’ta stratejik sessizlik oynuyordur. Erkekler için bu, futbol kadar ciddi bir taktik oyundur.”

Sonra bir erkek dinleyici bağlanır:

> “Ben geç dönüyorum çünkü mesajlara cevap verirsem o anki enerji biter.”

Ve işte Geveze, bu anlarda kimseyi yargılamadan iki tarafın da “kafasının içini” eğlenceli biçimde açar. Ne kadını duygusallıkla küçümser, ne erkeği mantık zırhıyla korur. Onun mikrofonu, adeta eşitlikçi bir terapi odasıdır; sadece gülerek tedavi olursun.

Stratejik Erkekler, Empatik Kadınlar: Ama Gerçekten mi?

Toplum genelde “erkekler çözer, kadınlar hisseder” diye geneller ama Geveze bunu tersine çevirir. Bir yayında bir erkek dinleyici “eşimle tartıştık, hemen çözüm önerdim ama daha da sinirlendi” deyince, Geveze şöyle der:

> “Çünkü bazen çözüm değil, sadece ‘evet ya çok haklısın’ demek istiyor. Bunu anlamak çözümün ta kendisi zaten.”

İşte burada fark ediyoruz ki Geveze, mizahın içinde sosyolojik bir gözlem gücü taşıyor. Kadınlar ilişkiyi bir diyalog olarak görürken, erkekler genellikle bir görev listesi gibi yaklaşır. Fakat Geveze bu farkı dramatize etmeden, sanki trafikte sinyal vermeden sollayan bir arabayı anlatır gibi doğal bir akışla işler.

Radyoda Mizahın Psikolojik Gücü

Radyonun altın çağında yetişmiş biri olarak Geveze, sadece eğlendirmekle kalmaz; bir tür duygusal bağ kurma ustasıdır. Çünkü radyo, görüntü olmadan duygu aktarma sanatıdır. İnsan sesinin tonuyla bir hikâye yaratmak, yüz mimikleri olmadan gülümsetmek… kolay iş değil.

Onun programlarını dinleyenler bilir: Her espri, bir gözlemden doğar. “Sabah trafiğinde karısına mesaj atan ama yanlışlıkla patronuna gönderen adam” hikâyesi bile, aslında hayatın absürtlüğünü gösterir. Dinleyiciler bu hikâyelerde kendilerini bulur çünkü Geveze’nin mizahı kimseyi dışlamaz.

Geveze’nin Sırrı: Sadece Konuşmak Değil, Konuşturmak

Radyoda tek taraflı bir konuşma gibi görünse de Geveze aslında her yayında bir kolektif sohbet yaratır. Dinleyiciyle bağ kurma biçimi, bir forumun sıcak tartışma ortamını andırır. Herkesin fikrine yer vardır.

Bir dinleyici aşk acısından bahseder, diğeri kahkahalarla güler, biri de “ben de aynısını yaşadım” der. Böylece yayında bir topluluk duygusu doğar. Tam da bu nedenle Geveze, radyonun forum ruhunu canlı tutan nadir seslerden biridir.

Modern Zamanların Gevezesi: Dijital Dönemde Radyo Karizması

Artık her şey dijital ama Geveze hâlâ “analog sıcaklık” taşıyor. Podcast’ler, YouTube programları, sosyal medya yayınları arasında o, mikrofonu eline alınca hâlâ o eski radyo büyüsünü yaşatabiliyor. Çünkü “içerik üretmek” başka şey, “etkileşim yaratmak” bambaşka bir meziyet.

Kendi sesini dijital dünyaya taşırken de “radyocu kimliğini” kaybetmiyor. Ne algoritmaya yaranmaya çalışıyor ne de popüler kültürün rüzgarına kapılıyor. Kendi tarzında, insan hikâyelerine odaklanmaya devam ediyor.

Peki, Neden Hâlâ Onu Dinliyoruz?

Çünkü Geveze, bize sadece kahkaha atmıyor; insan olmanın saçmalığını, güzelliğini ve kırılganlığını hatırlatıyor. Günlük hayatın koşturmacasında, birinin hâlâ “ya sen hakikaten manyaksın ama güzel manyaksın” diyebilmesi, insanı nefes aldırıyor.

Belki de bu yüzden sabah trafiğinde sinirlenmeden radyoyu açabiliyoruz. Çünkü biliyoruz ki o mikrofonda biri var; ne bizi yargılıyor ne de sıkıyor. Sadece anlatıyor — biz de gülüyoruz, düşünüyoruz, bazen kendi ilişkilerimizi sorguluyoruz.

Son Söz: Her Dönemin Gevezesi Lazım

Geveze, sadece bir radyo programcısı değil, bir dönemin ses hafızası. Onu dinleyen kuşaklar, esprilerinde kendi gençliklerini buluyor. Mizahı, zekası ve samimiyetiyle, iletişimin “ciddi” olmak zorunda olmadığını gösteriyor.

Kısacası, hayat bazen sessizleştiğinde, mikrofonun arkasında biri hâlâ konuşuyor: “Hadi biraz gül, çünkü ciddiyet bulaşıcıdır ama kahkaha tedavi eder.”

Ve işte bu yüzden, Geveze’yi dinlemek sadece eğlenceli değil, terapötik bir eylem. Çünkü hepimizin hayatında biraz “gevezelik” eksik değil mi?